drop_cap type=”1/2/3″]B[/drop_cap]ir çok şeye aynı anda ihtiyaç duyuyor, aynı anda bir çok işi yapmaya çalışıyoruz. İhtiyaçlarımızın hızla giderilmesini bekliyoruz.  Zaman hiç olmadığı kadar kıymetli bizim için. Bundan dolayı da zamanı iyi kullandıracak her çözüme para ayırma hazırız. Hal böyle olunca bizim için çalışan servisler, istediğimiz an kapımızda olan hizmetler altın yumurtlayan tavuk gibi.
‘On-demand’ servis mantığı da işte tam da bunun üzerine kurulu. Online dünya ile offline dünyayı buluşturarak ihtiyaçlarımıza hızlı bir şekilde çözüm bulamayı amaçlayan bir model, on-demand iş modeli.

pikkup-app-screenshots
Daha net anlatmak gerektiğinde Uber örneğini vermeyen bir makale rastlayamazsınız. Çünkü Uber’in çalışma mantığı ve girişimin başarı kriterleri araştırıldıkça netleşen bir kavramdan bahsediyoruz.   Dolayısı ile on-demand iş modeli üzerine kurulu her uygulamaya baktığınızda ‘Uber for X’ mantığının yansımasını görmeniz şaşırtıcı olmayacaktır.
Bu iş modelini kıymetli yapan; ihtiyaclarımızı istediğimiz anda hızlıca gidermesinin yanı sıra ‘convenience economy’ olarak adlandırılan yeni bir ekonomi oluşturması. Yani her istediğimizin hızlıca olmasının dışında, herkesin şöför veya pizzacı olabildiği ve insanlar için yeni bir gelir kapısı olan bir dünyadan da bahsediyoruz. Yemekten ulaşıma, giyimden kuru temizlemeye hayatımızın her alana on-demand iş modelini görebilirsiniz.
Markalar için bu ne anlama geliyor?
info-blog
Harvard Business Review’e göre bu iş modeli ile geliştirilen uygulamaları kullananların %30’u 35-54 yaşları arasıyken, %22’si 55 yaş üzeri insanlar. Bu sonuç bize sadece on-demand iş modelinin yeni teknolojilere hemen adapte olabilen insanlardan ya da Y jenerasyonundan medet umaktan daha büyük bir fırsat olduğunu gösteriyor.
Birçok geleneksel marka; yaratıcı fikirler ile yapılmış uygulama ve servisleri kendi iş modellerine karşı tehdit olarak görmekte olsa da aslında geleneksel markaların, bu gibi uygulama ve servislerden öğrenebileceği çok şey var.
Tüketici beklenti ve ihtiyaçlarını karşılayan çözümlerden bazı örnekleri incelemek gerekirse;

  • On-Demand uygulamalarda, servisin kalitesinin yükseltilmesi için tüketici de rolünü üstlenmiş durumda. Tüketiciler online bir markadan yaptığı alışverişten memnuniyetini belirtmek için alışverişi puanlayarak diğer kullanıcılar ve marka için yorumlar bırakabiliyor. Bu durum bazen bir servisi kullanan tüketiciler için de geçerli olabiliyor. Tıpkı Airbnb içerisinde evinizi açtığınız konuğu puanlamak ve yorum yapmak gibi. Bu durum Airbnb gibi markaların, yorumlar ile sürekli olarak servislerini geliştirmesini sağlarken, bir yandan da uygulamaya bu açıdan katkıda bulunan insanlara sağladığı avantajlar ile tüketicileri ile çift yönlü bir iletişim içine girmesini sağlıyor.
  • Genellikle tüketiciler markaların sürekli çalışıyor olmasını bekliyorlar. Bu sayede kendileri değişen kriterlerden haberdar olmasa bile markanın bu kriterleri bilip buna göre hareket edeceğini düşünüyorlar. Ancak bu geleneksel markalar için oldukça büyük bir iş yükü. Oysa On-Demand uygulama ve servisler tam da bunun için var. Örneğin; yurtdışında hizmet veren Deliveroo Food Delivery (Deliveroo Yemek Dağıtım) hava durumundaki anlık değişimleri sürekli olarak uygulamasında güncelleyerek kuryelerini buna göre yönlendiriyor ve böylece tüketicilerinin uzun süre beklememesini sağlıyor.
  • Tüketiciler bir sıkıntıları olduğunda hemen şikayetlerini iletip sorunlarının çözülmesini istiyorlar. Tüketicilerin bu ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılamak ve hızlı çözümler almak için en etkin çözüm ise tabi ki On-Demand servis ve uygulamalar.

2017’de ve gelecekte markaları daha fazla bu alanda proje geliştirirken görecek gibiyiz. Siz de markanızın tüketiciniz tarafından daha fazla tüketilmesini istiyorsanız, ürünlerinizin yanı sıra onlara hız ve kolaylık kazandıracak yeni hizmetlerle tüketiciye kolaylık sağlamayı yeni ürün geliştirme süreçlerinize dahil etmelisiniz. Ek geliştirdiğiniz hizmetler karşısında para talep etseniz bile tüketicinizin bu hizmeti aldığını ve memnun olduğunu gördüğünüz de şaşıracaksınız.
Sevgiler.