Farklı şarkıların akılda kalan parçalarından tutun da lirik olmayan seslere kadar, sonic branding insan beyninin en güçlü hafızasından yararlanıyor. Yani sesten.
Biz de büyük şirketlerin sesini ifade eden ve hedef kitlelerine unutulmaz mesajlar ileterek gün geçtikçe güçlü bir araç haline gelen sonic branding’e şöyle bir göz atalım dedik.
Kısaca bahsedecek olursak; sonik markalama olarak da adlandırdığımız ve çığ gibi büyüyen brandingimiz, belirli bir üreticiyle ilişkili ürünlerin reklamını yapmak ve tanıtmak için özel bir sesin kullanılmasını ifade ediyor.
Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi, insan beyninin en güçlü hafızası olan seslere değindiğimizde, sonic branding psikolojisini de ele almak gerekiyor.
Öyleyse bu psikolojiyi birkaç madde ile açıklayalım.
Duyguları tetikler: Sesin, görsellerden çok duyguları tetikleme özelliğine sahip olduğunu birçoğumuz kabulleniyoruz. Bunu şu örnekle açıklayabiliriz: Ses olmadan bir korku filmi izlerseniz, bundan yeteri kadar korkmayabilirsiniz. Ancak sesi görüntüler olmadan dinlerseniz, ürperdiğinizi göreceksiniz.
Markayı daha akılda kalır hale getirir: Ses veya müzik dinlemenin yazılı ilişki kurmaya yardımcı olduğunu söyleyebiliriz. Buna göre de sonic branding kişilerin sözel hafızasını geliştirmeye yardımcı olur. Bu da markaların tanıtımı dahilinde kullanılırsa, akılda kalıp hatırlanmalarına yol açar.
Daha açık bir mesaj iletir: Müzik, duygularla doğrudan bir ilişki içindedir. Her ses veya akor farklı tipte duyguları tetikler. Markanız için doğru sesi kullanmak, marka mesajınızı hedef kitleyle daha iyi, yaratıcı ve etkili bir şekilde iletmek için çok yardımcı olacaktır.
Yani kısacası; sonic branding çok etkili bir pazarlama stratejisidir. Bağlamla birleşen anlamlı ses, markanızın uzun süre hatırlanmasını sağlar. Ses sürümü başka bir marka stratejisiyle birleştiğinde, markanızın konusu hakkında müşterilerinizin kafasında istikrarlı bir imaj yaratır.
Gelin sonic branding’in 2019 yılı içerisinde en bilinen ve dikkatleri üzerine çeken örneklerine birlikte göz atalım.
Geçtiğimiz şubat ayında; Mastercard kendi sonik markasını piyasaya sürdü ve kullanıcılarının Mastercard’larla alışveriş yaptıklarında veya TV’de marka için bir reklam gördüklerinde markayı tanımalarına yardımcı olacak yeni bir ses yarattı.
Mastercard’ın pazarlama ve iletişim sorumlusu Raja Rajamannar; “Dünyanın dört bir yanındaki insanlar kırmızı ve sarı dairelerimizi tanıdılar. Şimdi de benzersiz sesimizi her duyduklarında Mastercard olarak ilişkilendirecekler.” dedi.
Şöyle ki; marka, bilinen logolarından isimlerini çıkardı ve tüketicilerin Mastercard olarak tanıması için yalnızca kırmızı ve sarı daireleri bıraktı.
Mastercard, kendi sesini yaratan kategorideki ilk marka değil. Geçmişte büyük markaların da benzer “sözsüz” logolarını gördük. Nike’in ikonik onay işareti ve Apple’ın ısırık izi gibi. Gelin birlikte Mastercard’ın videosunu izleyelim.
2019 Cannes Lions’a gözlerimizi çevirdiğimizde ödül alan ve gerçek anlamda ses getiren Coca Cola çalışması ile karşılaşıyoruz. Bir görüntü aslında bir ses çıkarmadan ses çıkarabilir mi? Orta Avrupa’daki en son pazarlama kampanyasında, Coca-Cola statik fotoğraflar aracılığıyla benzersiz ses anlarını göz önüne seriyor. Bir gazoz kabının çatlaması veya kabarcıkların fışkırma anını yakalamaya çalışıyor.
Kampanyanın yaratıcılarının reklam dünyasının en prestijli ödül töreninden konuşmalarına göz atalım.
Çevremizdeki dünya inanılmaz bir hızla dönüşüyor, tüketicilerin çevrelerindeki her şeyle olan ilişkilerini etkiliyor ve bu da markaları kapsıyor. Önümüzdeki yıllarda yaşamımızda sesin yükselişine tanıklık edeceğimiz günler yaşayacağımıza şüphe yok.