Pazarlama sektörünün doğuşu ile başlayan marka, ajans iş birlikteliği mecraların gelişmesi ile sürekli bir değişim ve olgunlaşma süreci içerisinde. Hal böyle olunca bu iş birlikteliği içerisinde yapılan hataların bir çok makaleye konu olması doğal bir sonuç olarak karşımıza çıkıyor.
Hatalar, ajansların knowhow’ları ile markaları yönetmesi yerine ‘müşteri her zaman haklıdır’ yaklaşımını benimsemeleri ile başlıyor. Marka ise her zaman haklı olmuyor; veriler, kullanıcı testleri, marka ihtiyaçları ve proje hedefleri dinlenmeli, istenilen argümanların doğruluğu marka ile açık bir şekilde tartışılabilr olması gerekiyor. Markaları bu ortamı oluşturabilmeleri için ajanslarına güvenmeleri, işlerinin bu olduğunu unutmamaları ile gerekiyor. Ve bu süreçte güvenecekleri ajansı doğru şeçip, doğru adımları atması gerekiyor.

İşte bir mobil uygulama projesi sürecinde marka ve ajans arasında oluşan, en büyük 5 marka hatası.

 shutterstock_145390003-1

1. İş Talep Sürecinde Sorulan Hatalı Sorular
Baştan başlayalım.
Teklif ve iş talep sürecinin marka için amacı ajansla tanışmak, ajansın çalışma ortamını ve özelliklerini yakından tanımak olmalıdır. Bu iki taraflı süreç; sadece ajansı seçmek için değil aynı zamanda ajansın da markayı kabul etmesiyle ilgilidir. Bu yüzden iki tarafın da süreçlerini iş yapış şeklini açıklıkla anlatması gerekir.
Ama, genellikle bu süreçte baskı ajansın üzerindedir. Projenin kalite kapsamını belirlemeden önce “ajansın saatlik ücretinin ne kadar?” olduğu konuşulur. Bu soru tümüyle yersiz sorulan bir sorudur. Mesela; saatlik ücret 150 TL olabilir ama yavaş ve katma değersiz bir proje süreci geçirebilirsiniz, ya da saatlik ücret 1500 TL’ye anahtar teslim, hatasız uzun süre kod bakımı yapan, ömür boyu destek veren bir hizmet alabilirsiniz. Aslında markanın aklındaki asıl soru; “450.000 TL’lik bütçeyle ne yapabilir?” ya da “bu proje için bütçe maliyeti ne kadar olacak?” olur.
Bu noktada elma ile armutu karşılaştırmamak için ajansı tanımak adına, iş-talep sürecinde şu sorular sorulmalıdır;
1. Projede efor oluşturacak problem noktaları nerelerde görürsünüz?
2. Bu projeyi ajansınız için referans projesi olarak görüyor musunuz?
3. Ortalama proje zamanlamanız ne kadar?
4. Projeleri nasıl yöneceksiniz ve iki organizasyonu nasıl senkronize edeceksiniz?
5. Marka isteklerini nasıl yönetiyorsunuz?
2. Yanlış Bütçe Sorunsalı
Çoğu marka projenin başında sabit bir bütçe bekler ve ona göre anlaşır. İlk etapta markalar açısından her şey mükemmeldir. Ama bir takım maddelerin iki sayfalık word belgesiyle belirtilmesi doğru olmayabilir. Ayrılan bütçe işin dört ila altı aylık dönemi için yeterli olmayabilir.
 Seçtiğiniz ajansların bütçeleme konusunda deneyime olmasına dikkat edin. Daha önceki yaptıkları projelerin bütçelemesinden haberdar olduklarından ve piyasa fiyatını bildiklerinden bazı tahminlerde bulunabilirler. Örneğin şu projeye bazı yerlerde 50.000 TL ve 70.000 TL ya da 100.000 TL diye varsayımda bulunabilirler. Ama bunun için projenin fazlandırılması gerekir. Fazların ana başlıklar olarak ajansa anlatılması gerekir. Ortalama aralıklar çıktıktan sonra sapma payı ekleyerek ilerlemeniz gerekir. Fazlar netleştikçe %100 sabit fiyat çıkarılabilir. Böylece doğru bütçe planlamasını yapabilir, artan bütçenizle ne koyabileceğiniz noktasında ajansla konuşarak projenizi parlatacak özelliklere zaman ayırabilirsiniz.
3. İş Hedeflerinin Belirlenmemesi
Markların bazıları projeye başlamadan önce hedeflerini detaylı bir şekilde çıkarır ve netleştir. Oysaki ilk yapılması gereken iş hedeflerinin çıkarılmasıdır.
Bu süreçte markanın kendine sorması gereken sorular olmalıdır. Daha sonra bu soruların cevapları ajansın briefini bir kısmını oluşturacaktır.
1. Bu projeyi yürütme amacınız nedir?
2. Projenin arkasındaki hedefler neler?
3. Projeden beklentileri neler; uygulama üzerinden para kazanmak mı yoksa marka bilinirliği mi amaçlanıyor?
3. Başarı kriterleri (KPI) nelerdir? Bundan bir yıl sonrası için projenin başarılılığını nasıl ölçeceksin?
4. Deadline Sorunsalı
Hem marka hem de ajans tarafında başlıca problemlerin belkide en önemlisi proje deadline’ının gerçekçi olmamasıdır.
Marka proje fikrini yakaladığında aklında bir deadline oluşturur. Deadline’a ulaşabilmek için -kendi- analiz sürelerini, ajansla tanışma ve teklif sürelerini ve yaklaşık proje süresini düşünerek bir plan yapar. Planda proje süresi gerçeğe yakın gözükse de total süre göze uzun gelir, yeni proje heyecanı ile bir an önce bitmesi istenir; biter gibi de düşünülür. Sonunda biraz proje süresinden kısılır, analiz ve teklif süreçleri ise yarı yarıya azaltılır. Hemen hemen bu hafta telif sürecini haletmemiz gerek ya da iki hafta içerisinde sonuçlandıracağız gibi hiç bir zaman, hiç bir zaman tutmayan süreler konuşulur.
İlk iki aşamanın süresi uzar ama deadline hep ilk konuşulduğu gibi kalır. Bazı ajanslarında proje süreci ile döndükleri hatalı proje süreleri ortalığı iyice bulandırır. Hal böyle olunca proje okeylendiği anda biliyorsunuz zaten çok geç kaldık ile başlanır. Ve 1 – 2 aya bitmesi gereken bir proje elinize düşer. Bu noktadan sonra ajansın sürecini doğru yönetmesi gerekir. Ya marka bazı şeylerden vaz geçecektir ya da sürecin uzaması vaz geçmezdir.
Oysa ki teklif ve analiz süreci sonrasında ajans tarafında detaylı planlama süreci , katma değer oluşturabilmek için detaylı araştırma sürecinin de düşünülmesi gerekir.
Marka onay süreçlerinin proje planına eklenmesi gereklidir. Bir gün hiç bir zaman yeterli olmamıştır. Gerekirse onay fazlarını azaltıp, onay için bırakılan süreler uzun tutulmalıdır.
Proje sürecinde tamamlaması gereken en önemli fazları şu şekilde sıralayabiliriz;
-Wireframeler Süreci (UX)
-Wireframe Prototipleri & Onayı (UX)
-Kullanıcı Testinin Yapılması ( kullancı transactionları olan ve maddi getiri sağlayan bir uyuglama ise genelde tercih edilir.)
-Ekranların Tasarlanması (UI)
-Tasarım Prototipleri (UI)
-Animasyonlar (UX)
-Tasarımın Son Halinin Kullanıcı Testi
Bu noktada uygulamaya test ederken ajans içersindeki testler bazen gerçeği yansıtmayabilir. Bu yüzden ajans dışındaki kullanıcılarla beraber uygulamanın test edilmesi gerekir. Bu testleri uygulamanın büyüklüğüne göre user test yapan lablar üzerinden hem wireframe aşamasında hem de tasarım aşamasında yapabileceğiniz gibi, ki bu pahalı bir yöntemdir, şirket içerisinde oluşturacağını bir grupla da yapabilirsiniz.
Son olarak unutmamak gerekir ki ajansa ayrılan süredeki çalışmalar ne kadar düzgün ve eksiksiz olursa, yazılım aşaması da o kadar kusursuz yapılmış olur.
5. Back-End ve API Sürecinin Marka Tarafında İşleri Uzatması
 
”Bizim back-end tarafı halledecek takımımız var, onu biz yaparız”  cümlesi ajansların markalardan duymaya alışık olduğu bir cümle. Bunu takiben ‘mobil ekibimiz çok güçlü’, ‘5 kişi bu proje ile ilgilenecek’, ‘ tüm platformlarda aynı anda girebiliriz.’ cümlelerini duyarız.
Gerçek şu ki markanın back-end hatta front-end tarafını halledecek yazılımcılara sahip olması uzaktan kulağa hoş gelse de, proje sürecine bir çok dezavantajı ile gelir. İşler yazılım ekibine geçtiğinde işlerin planlandığı gibi yürümediği görülür.Başta planlandığı kadar kaynak ayrılamaz veya proje istenilen zamanda başlayamaz. Gerçek şu ki; markanın back-end takımının çok fazla iş yükü olması, projenin yayın dealine’ını uzatmaya başlar. Ajans ve yazılım ekibi arasındaki uzaklık 5 dakikalık bir düzenleme için bile bir kaç gün süremesine sebep olur, uzak iki ekibin koordineli ilerlemesi zordur. Yayına alınan kısımlar test sürecinin ise ajanstan çok kopuk ilerler bu da tasarımların ve animasyonların hayata geçisinde aksaklık ve eksiklik olmasına sebep olur.
Bu noktada planlamayı yaparken daha önce bu tarz projeleri içeride yürütmüş kişilere ve gerçek görüşlere ihtiyaç vardır.
 
Hiç bir front-end projesi (mobil uygulama veya web uygulaması) API tamamlanmadan başlamaz. Marka ve ajans birlikte API’nin önemli özelliklerine karar verirler. Sonrasında ajansın hazırlayacağı özellikleri yayına alma noktasında sorun çıkmaması için bu aşamada developerlar ve ajans arasındaki koordinasyonun sağlanması konuların açık ve not alınarak ilerlenmesi, hem ajans hem de yazılım ekibi tarafından alınan güncel kararların her iki tarafında hem fikir olması oldukça önemlidir.
Daha sonra uygulama aşamasında kullanılmak için prototip hazırlanır. Gerçek API tamamlandığından prototiple değiştirilir. Etkili API’nın hazırlanması için kaynağa ve zamana ihtiyaç vardır. API’lar işin temelini oluşturacağı için doğru mimaride zaman harcayarak hazırlanmalıdır. Uygulamanın yapılışından API’nin hazırlanışı marka tarafından küçümsenmemesi gereken bir süreçtir.
Sonuç olarak bu tarz projelerde marka tarafında oluşan süreçsel problemler ajansın yaratıcılık sürecini ve işin kalitesini direkt etkileyen maddeler, bir projede bu maddelerin ne kadar azına rastlarsanız o kadar iyi sonuçlar çıkarabilirsiniz. Bu maddelerden kurtulduğunuzda ise projenin sonucunun tam anlamı ile içinize sindiğini göreceksiniz.