Dünya neredeyse her geçen gün yeni bir gelişmeyle uyanıyor. Hızla devam eden yapay zeka çalışmaları, sanal gerçeklik uygulamaları, uzay araştırmaları, teknolojik gelişmeler, dijital yenilikler derken her gün şaşırtan değişimlerle evrilen bir ekosisteme merhaba diyoruz. Sizler için son dönemin şaşırtan yeniliklerini keyifle, biraz da hayretle okumanız için bir araya getirdik.
Snapchat’in Spectacles’ı yakında hayatımızda!
Günümüzün en popüler sosyal medya platformlarından Snapchat, 10 saniyelik videolar çekebilen güneş gözlüğü Spectacles’ı duyurdu. Gözlük 115 derece çekim yapabilen kamerasıyla insan gözünün görüş açısına yakın anlar yakalıyor. Standart ebatta ve 3 farklı renkte piyasaya sunulacak ürün, şarj edilebildiği bir kutuya sahip olacak ve üzerindeki tek butonla çekime başlayacak. Gözlük 10 saniyelik çekimini tamamladığında entegre çalıştığı uygulamaya videoyu anında aktarabilecek.
Spectacles aynı zamanda Snapchat’in ilk donanım ürünü olmasıyla dikkat çekiyor. Şimdiye dek geliştirilen birçok giyilebilir teknoloji ürününe göre Spectacles, bir sosyal medya platformunun ürünü olması ve platformun popülaritesini artırması öngörüsüyle dikkatleri üzerine çekiyor. Birkaç ay içinde ABD’de satışına başlanacak olan ve fiyatının 130 $ olacağı şimdiden duyurulan ürünü, uygun fiyatıyla giyilebilir teknolojinin kitlesel tüketime indiğinin bir işareti olarak kabul edebiliriz. Satışına başlanmasından sonraki 1 yıl içinde Spectacles ile yapılmış pazarlama projelerini konuşacağımızı öngörmek zor değil.
Aynı zamanda şirket, ürünü lanse etmesiyle beraber Snapchat Inc. olan adını Snap Inc. olarak değiştirdi. Bugün günde 1 milyondan fazla video çekilen ve her geçen gün kitlesi büyüyen şirket, bu değişiklikle bir sosyal medya platformundan teknoloji şirketine evrilmeyi mi planlıyor, bunu bize zaman gösterecek.



Seni bir app getirdi yavrum!
İnternet sayesinde günlük hayatımızda neler kolaylaşıyor, diye sorsak kuşkusuz bu cevabı çok uzun bir soru olurdu. Bankacılık işlemlerimizi bir tık ile çözüyor, eğitimler alabiliyor, sevdiklerimizle iletişimimizi sürdürebiliyor, ihtiyacımız olan her şeyi sipariş edebiliyoruz.
Peki, internet üzerinden sperm sipariş etmek mümkün olsa?
İnanması zor olsa da, mümkün. London Sperm Bank’ın duyurduğu ‘Order a Daddy’ uygulaması sayesinde, sperm almak isteyen anne adayları sperm bağışlayanlar arasında kendilerine en uygun donörü filtreleyebiliyor. Uygun donörü bulmak için anne adayının birkaç karakter özelliğini uygulamaya tanımlaması yeterli. Ardından bağışçıların profilleri Donör 1000, Donör 1004 şeklinde sıralanıyor. Anne adayı dilerse profillerin her birinin içine girerek daha fazla detay görebiliyor. Bu detaylar arasında bağışçının fiziksel ve psikolojik özellikleri, sağlık geçmişi, eğitim seviyesi gibi bilgiler yer alıyor.
Bağışçıların profillerinde kendileri hakkında yazılan yorumlar da mevcut. Örneğin; kendisi hakkında: ‘İyi huylu, konuşkan ve sevimli biri.’ yazılan bir bağışçının diğer bağışçılar arasında şansının daha yüksek olacağı bir gerçek.
London Sperm Bank bilimsel araştırmalar direktörü Dr. Kamal Ahuja, ‘‘Tüm işlemler internet üzerinde yapılan diğer günlük işlemler gibi online gerçekleştiriliyor. Uygulama bebek sahibi olmak isteyen her kadına hayalindeki bebek için en ideal donörü bulma şansını sunuyor.’’ diyerek uygulamanın dünyada bir ilk olduğunu belirtiyor.
Eğer merak edenler varsa; uygulama tüm yetkili kurumlardan gerekli izinleri almış durumda. Bizler de bir benzerine daha önce rastlamadığımız bu uygulamanın anne adaylarının beklentilerini karşılamasını diliyor, gelecekte sağlık alanında teknolojinin getireceği ilginç yenilikleri merakla bekliyoruz.

Taksi yerine ‘uçak çağırma’ya hazır mıyız?
Uber’in Ürün Geliştirme Şefi Jeff Holden röportajında; dikey iniş yapabilen uçaklara yatırım yaptıklarını ve gelecek 10 yılda şehir içinde, kısa mesafelerde uçak ile ulaşımı mümkün kılmayı hedeflediklerini açıkladı. Holden, şehir içi uçak kullanımının özellikle yoğun iş hayatında trafikten zaman kazanmak isteyen kişiler arasında yaygınlaşacağına inandıklarını belirtiyor.
Uber, 2014 yılında Fransa’da düzenlenen Cannes Film Festival’inde özel jet hizmetini sunmuş ve o günlerde proje bir hayli konuşulmuştu. Anlaşılan o ki Uber Cannes Film Festivali’nden edindiği tecrübe ile yeni projelerine öngörü sağlıyor ve adımlarını böyle şekillendiriyor. Bizler de bu gelişmeler ışığında önümüzdeki yıllarda kişiye özel uçakları gökyüzünde görmeye kendimizi şimdiden hazırlayabiliriz.
uber-cannes-vtol
Google nöral ağlardan veri toplayan yapay zeka teknolojisiyle, insan seviyesinde çeviri yapmayı başardı!
Google Translate, 10 yıl önce geniş dil seçeneğiyle hizmete sunulduğundan bu yana şüphesiz pek çok kullanıcının başvurduğu bir uygulama oldu. Kullanıcının farkında olmadığı şey ise Google Translate’in yıllardır arka planında bir dizi teknolojiyle birlikte çalıştığıydı. Google, yapay zeka teknolojisini kullanarak yıllardır edindiği çeviri verilerini işledi ve Google Neural Machine Translation System’i (GNMT) geçtiğimiz günlerde duyurdu.
Google, ilk etapta bir dildeki cümlenin bir başka dildeki cümleye çevrilirken geçirdiği yapısal değişiklikleri kaydederek derin öğrenme gerçekleştiren Recurrent Neural Networks (RNNs) teknolojisinden beslendi. Şimdiye dek kullanılan Phrase-Based Machine Translation (PBMT) teknolojisi çeviri yapılacak cümleleri kelimelerine kadar ayırarak her bir kelimeyi diğerinden bağımsız olarak çeviriyordu. Bu da hepimizin bildiği üzere anlamlı olmayan, hatta zaman zaman komik çevireler elde etmeye sebep oluyordu. Oysa geliştirilen Neural Machine Translation teknolojisiyle kelimeler bir anlam bütünü oluşturacak şekilde algılanacak ve çevrilebilecek.
Google’ın paylaştığı insan seviyesinin PBMT ve GNMT teknolojileriyle kıyasladığı grafiğe bakacak olursak anlık çevirilerin giderek insan seviyesine yaklaştığını söyleyebiliriz. Simültane tercümanların yerini Google’ın alması çok yakın!
google-neural-translate-gnmt
Yapay zeka teknolojisi depremleri önceden tahmin edecek!
İnsanoğlunun geçmişten bu yana yıkıcı etkilerinden kaçınmak için çabaladığı depremleri önlemek mümkün olmasa da gelişen teknolojiyle artık tahmin etmek mümkün.
Bilim insanlarının yaptığı araştırmalara göre pek çok büyük depremden önce atmosferde bazı değerler aniden yükseliş göstermişti. Yer tabanında hareketlenmeler başladığında bu kütlelerin arasından renksiz ve kokusuz bir gaz olan Radon, açığa çıkıyor ve iyonosfer tabakasında birikerek ısı yükselişine sebep oluyordu. Bu ısıyı kızılötesi radyasyonla tespit eden bilimciler deprem-atmosfer ilişkisinin varlığını da kanıtlamış oluyordu.
Bugün yapay zeka teknolojisi, elde edilen kanıtlanmış verilere dayanarak yeni bir alanda kendini kanıtlamaya hazırlanıyor. Depremi önceden tahmin edebilmeye odaklanan GeoCosmo, şimdiye dek 20’ye yakın depremi doğru tahmin etti. Ancak gelişmeyi sürdüren sistem, yaygınlaşmak için daha fazla sınanmış veri ile desteklenmeye ihtiyaç duyuyor. Birkaç yıl içinde gelişimini tamamlayarak yanlış alarm verme ihtimalini minimalize etmesi beklenen sistem, insanlık için çok büyük bir icat olarak hayatımızda yerini alacak.

Hem şaşırtan hem de heyecanlandıran yenilikleri sizlere ulaştırmaya devam edeceğiz, dijital olun, takipte kalın!