Clubhouse, Discord ve Twitter… 2020 yılı çevrimiçi ortamda sesli iletişim kurma yönünde ciddi bir gelişim gösterdi. Yaklaşık bir yıldır yaşadığımız pandemi süreci dolayısı ile yüz yüze sosyalleşmek şimdilik hayal olunca uygulama üreticileri bir takım alternatifler geliştirmeye başladı. Aylardır sosyal çevresini görmeyen kullanıcılar bundan bir kaç ay önce clubhouse uygulaması ile tanıştı. Uygulamanın akışında sesli sohbet odalarında tanıdığı ve tanımadığı bir çok kişi ile yolu kesişen kullanıcılar yanı sıra bir çok celebrity ile de karşılaşarak aklındaki soruları sormaya fırsat buldu.
- Bazı kullanıcı deneyimlerinden örnek verecek olursak; Bir yatırımcı olan Alex Marshall, Clubhouse’un ilk 100 kullanıcısından biri olmak için davet alarak uygulamaya katıldı ve kısa sürede sesli sohbet odası gibi çalışan uygulamaya bağlandı. Odalarda arkadaşlarının yanı sıra birbirinden farklı bir çok kişi ile bir araya geldiğini ve evinizde bir parti veriyormuşsunuz gibi hissettiriyor şeklinde yorumlarını da ekledi.
Bu tarz işitsel ve sosyal uygulamalar daha önce piyasaya sürüldü, ancak şu an olduğu gibi kitlesel sosyal izolasyon ve ekran yorgunluğunun bu kadar fazla olduğu bir zamana daha önce denk gelinmemişti. Sesli sosyal ağların bir özelliği de araç kullanımı ile ilgiliydi. Çünkü bu uygulamalarda ekranda kaydırma yok, bu yüzden araba kullanırken veya bulaşık yıkarken de rahatlıkla katılabiliyorsunuz. Odalar açık ve geçici, böylece FaceTime veya Zoom’da olduğu gibi belirli bir kişiyi aramak yerine (ve cevap vermelerini beklemek) yerine özgürce gezinebilirsiniz. Arkanıza yaslanıp dinleyebilirsiniz ya da katılım gerçekleştirebilirsiniz. Ve herkesin sesini duyabildiğiniz için, tamamen yabancılarla bile olan etkileşimler hızlı bir şekilde samimi olabilir. Bu deneyime aslında karşılık verebileceğiniz bir podcast dinlemek gibi bir deneyim diyebiliriz.
Eğer alternatif ve kaliteli bir sosyal medya mecrası arıyorsanız, son haftalarda sıklıkla duyduğunuzu düşündüğümüz Clubhouse’u gelin beraber daha yakından tanıyalım. Özel sohbet odalarında sesle iletişim kurabileceğiniz, davetiye usulü ile çalışan Clubhouse nedir, nasıl kullanılır, diğerlerinden ne farkı var sizler için derledik.
Clubhouse’la Tanışma Zamanı
Uygulama marketinizden ismi ile arayarak indirdiğiniz uygulamada kendinize bir kullanıcı adı belirleyerek bu dünyaya dahil olabilirsiniz. Bu aşamadan sonra Clubhouse, sizi bekleme listesine alıyor. Ancak çevrenizde uygulamayı kullananlar varsa gönderdikleri davetiye ile bekleme aşamasını geçebiliyorsunuz. Hesabınız onaylandıktan sonra uygulamayı ilk açtığınızda karşınıza pek çok sohbet odası çıkıyor. Konusu ilginizi çeken bir odaya katılıyor, dilerseniz fikirlerinizi belirtmek için el kaldırıp sohbete katılabiliyorsunuz.
Hızla etkisi yayılan bu uygulama Birleşik Krallık ve Almanya, şu anda ABD dışında en yüksek uygulama indirme sayısına sahip ülkeler. (Uygulama yaratıcılarının yayınladığı verilere göre sırasıyla 119.548 ve 92.659). Geçen hafta Clubhouse, Alman iOS’ta en çok indirilen uygulama oldu.
Uygulamayı halihazırda kullanan biri tarafından Clubhouse’a davet edilmeniz gerektiğinden, ilgilenen kişiler davet için Twitter’da araştırma yapmaya başladı bile. Yedek davetiyeye sahip bazı kullanıcılar ise bunları yüksek bir fiyata Ebay’de satıyor. Bu durumun büyümeyi yavaşlatmasını öngörenlerin yanı sıra bu durum şu an sadece uygulamayı daha cazip hale getiriyor gibi görünüyor.
Sosyal Medyaya Genel Bir Bakış ve Medyanın Ayrıştırılması
Sosyal medya, herkesin tüketici ve yaratıcı olabileceği samimi bir deneyim yaratan kullanıcı tarafından oluşturulan bu içeriğinde zamanla evrilmesine sebep oldu. Nasıl mı? Gelin baştan sona bir medya’dan sosyal ve sesli medyaya ulaşan bir yolculuk yapalım.
Sosyal medyanın başlangıcı, içerik yaratıcıları olarak hizmet veren büyük medya kuruluşları tarafından karakterize edilen 20. yüzyılın ikinci yarısındaki kitle iletişim çağına kadar uzanabilir. Bu süre zarfında Walter Cronkite gibi insanlar, her gece yaklaşık 30 milyon Amerikalıya içerik yayınlayarak ün kazandılar. Bu dönemi 2000’li yılların başından itibaren yeni medya ve ardından sosyal medya takip etti.
Buradaki kırılımı daha net gözler önüne sermek için kitle iletişim araçları, yeni medya ve sosyal medya’nın format, kullanım alanı ve artıları/eksilerine bu tablodan ulaşabilirsiniz;
Öncelikle sosyal medya hayatımıza girdiğinden beri yerleşik medyayı bozmanın yolunu da açtı. 2000’lerin başında, gazeteler, dergiler profesyonel web sitelerine, amatör bloglara ve 2006’da herkesin düşüncelerini dünyayla paylaşabileceği yeni bir “mikroblog” hizmeti olan Twitter adında yeni bir hizmet ile 2000’li yılların başında, çevrimiçi araçlar içinde haber yayıncılığını domine etti. Facebook ve diğer platformlar, kullanıcıların makaleleri, müzikleri ve videoları doğrudan kişisel profillerinde paylaşmalarına izin vererek kitle iletişim araçlarını ayırmaya başladı. İçeriği doğrudan arkadaşlara ve aileye yayınlayabilmek, içerik oluşturucular ve tüketiciler arasında bir geri bildirim döngüsü oluşmasına ve çevrimiçi topluluk oluşturma becerisine izin verdi. Dolayısıyla, tüketiciler bilgi sağlamak için merkezi varlıklara daha az bağımlı hale gelirken, algoritmalar içeriği hem yaratıcılar hem de tüketiciler için kişiselleştirmek için bu geri bildirim döngülerini kullandı. İşitsel anlamda ise yıllarca AM ve FM radyo istasyonları yayıncılığın birinci sırasındaydı. Sonrasında podcast’ler ortaya çıktı. Şimdi ise sesli sosyal ağların ortaya çıkması, herkesin konuşmalarını daha geniş dünyaya yayınlamasını daha da kolaylaştırıyor.
Sosyalleşmenin Yeni Adı: Sesli Sosyal Medya
Peki akıllarda şu soru oluşmadı mı? Bu platformların arasında hangi platformun ana akım statüye yükselebileceği ve sosyal ağların geleceğini şekillendirebileceği? İşte tam da burada seslerin savaşı başlamış oldu.
Clubhouse tabii ki sizi işitsel anlamda ele geçirmeye çalışan tek uygulama değil. 2015 yılında piyasaya sürülen ve 100 milyon kullanıcısı bulunan Discord, bu yıl sadece oyuncular için bir ses platformu olmaktan, herkes için bir ses platformuna dönmeye karar verdi. Twitter, Audio Spaces adlı kendi ses tabanlı sosyal sürümünü geliştiriyor. Birçok alternatifi de geliştirilen ses öncelikli yeni başlangıçlar da bu süreçte ortaya çıktı: Wavve, Riffr, Spoon.
Pandemi, bu yeni sosyal ağlar için bir izleyici kitlesini mükemmel bir şekilde toplasa da, Podcast dinleyiciliği son on yılda istikrarlı bir şekilde de artış gösteriyordu. Bir araştırma kuruluşu ise Amerikalıların üçte biri geçtiğimiz ay Spotify ve Apple Music’den birini kullandığını belirtti. Bu gibi müzik akışı platformları da kullanıcının yeni müzik bulması için giderek daha kişiselleştirilmiş seçeneklerle büyümeye devam ettiğini gözler önüne seriyor.
- Akıllı hoparlörlerin, kulaklıkların, kulak içi kulaklıkların ve diğer ses donanımlarının popüler hale gelmesi sayesinde, dinlediğiniz tüm bu içeriği günlük hayata entegre etmek daha kolay hale geliyor. Farklı durumlar için kulaklıklar, evin her yerinde farklı odalar için hoparlörler var diyen bir pazar araştırması şirketi ‘Tüketiciler ses ürünlerine gerçekten çok alıştı’ diyor. Bu araştırmaya göre 2020’de Bluetooth kulaklık, hoparlör ve ses çubuğu satışı 2019’a göre yüzde 20 artışla 7,5 milyar dolar olurken yalnızca 2019’da 60 milyon Airpods satıldı. Bu cihazların çoğunda dijital asistanların ortaya çıkması, tüketicileri kulaklıklara veya hoparlörlere iki yönlü cihazlar olarak bakma konusunda eğitti. İnsanlar hoparlörlerini dinliyor ama aynı zamanda konuşuyorlar ve Bluetooth kulaklıkların yaygın olarak hayatın içinde bir aksesuar gibi kulaklıklar ile dolaşmayı tuhaf olmaktan kurtardı.
Yaratılan kolay kullanımlı fonksiyonel ürünler ile de hayatın içine entegre olarak, ses tabanlı sosyal medya bu ekosistemde bir yer buldu. Discord gibi daha eski ses platformları, her iki elini de oyun kumandalarında tutarken diğer oyuncularla strateji oluşturmanın veya sohbet etmenin bir yolunu arayan oyuncular arasında erken bir yer edindi. Şimdi ise Discord sadece oyuncular için olduğu şeklindeki yanlış bulduğu kanıyı ortadan kaldırmaya çalışıyor.( Örneğin; Discord’un bu süreçteki yeni sloganı: “Konuşacak yeriniz”). Clubhouse’da benzer şekilde ana akımın içinde yer bulmak için içeriğini kişilerle zenginleştirerek çekiciliğini artırmayı hedefliyor.
Bu sesli sosyal uygulamaların büyümesi için, bu yayınların dinlemeye değer olduğu alanlar yaratmaları gerekecek. Discord, oyuncu olmayan toplulukları besleyerek şimdilik bir miktar başarı elde etti. Discord’un kurucu ortağı ve CTO’su Stan Vishnevskiy, “Video üzerinden yemek paylaşmak isteyen küçük samimi arkadaş gruplarından kitap kulüplerine, İzci toplantılarına ve hatta VidCon gibi büyük ölçekli etkinliklere” kadar her türden insanın hizmeti kullandığını söylüyor. Clubhouse gibi diğer uygulamaların ise burada ihtiyacı olan içeriği yeni bir yöne taşıyabilen TikTok yaratıcıları gibi, platforma yaratıcı sesler ekleyerek insanlar aynı odada tekrar arkadaşlarıyla vakit geçirebildiklerinde yani pandemiden sonra bile bu platformları öne çıkarabilir.
Sesli sosyal ağların daha kapsayıcı olduğu bir noktada, Twitter, Audio Spaces’ın öncüsü olan “sesli tweetleri” tanıttığında, erişilebilirlik savunucuları altyazı bulunmadığına dikkat çekti ve bu da sağır veya işitme güçlüğü çeken kişiler için erişilemez hale gelmişti. (Twitter daha sonra sesli tweetlerin transkripsiyonlarını ekledi.) Ve devamında Discord, metinden konuşmaya ve daha iyi bir ekran okuyucu entegrasyonu dahil olmak üzere bazı erişilebilirlik özelliklerini tanıttı, ancak birçok kullanıcı bunu tanımlamakta Discord’un geç kaldığını belirtti.
- Tüm bunlar yaşanırken tüm medyada yenilikler olduğu için telefon görüşmelerinin modası da geçmiş olmasını bekliyorduk, ancak pandeminin başlangıcından bu yana telefon görüşmeleri de arttı. New York Times’a göre, “Verizon, şu anda hafta boyunca günde ortalama 800 milyon kablosuz çağrıyı ele aldığını söyledi; bu, tarihsel olarak yılın en yoğun çağrı günlerinden biri olan Anneler Günü’nde yapılan sayının iki katından fazla … , internet trafiği tipik günlük kalıplara göre yaklaşık yüzde 20 ila yüzde 25 arttı. ” Sesli aramaların uzun süredir düşüşte olduğu göz önüne alındığında artış çarpıcı.
Güvenlik Faktörünün Önemi
Yanı sıra bir temel faktörde insanların yazımızın genelinde bahsettiğimiz bu uygulamalarda kendilerini güvende hissetmeleri de gerekiyor, bu da yeni ortaya çıkan platformların kullanıcı tarafından oluşturulan içeriği nasıl denetleyeceğini bulması gerektiği anlamına geliyor. Data and Society’nin araştırmasına göre; sesli sosyal ağların metin veya görüntü temelli olanlarla aynı büyük sorularla karşı karşıya kalacağını söylüyor: esas olarak, insanların söylediklerini nasıl ve ne zaman sansürleyeceğiz. Ancak bir format olarak ses, yeni zorluklar yaratabilir. Diyerek sözlerine şu şekilde devam ediyor; “Platformlar, bir sosyal ağı milyonlarca kullanıcıyla yönetmenin muazzam görevini dağıtmak için genellikle makine öğrenimi, kullanıcı raporları ve sözleşmeli denetim ekiplerinin bir kombinasyonuna güveniyor” diyor. Ses içeriğinin temel yapısı değişmez, ancak ses parçacıkları üzerinde büyük bir eğitim veritabanı oluşturmak gibi farklı teknik zorluklar ortaya çıkarır fakat bu aşılmaz bir sorun değil’. Anlaşılan o ki zaman içinde yapılan geliştirmeler ile bu platformlarda da güvenlik sorunları en aza indirilebilir.
Bununla birlikte, bu sesli sosyal ağlar büyüyen bir topluluğu şu an için yönetiyor fakat pandemi kısıtlamaları kalktığında ve sanal sosyalleşmeye o kadar bağımlı olunmadığında platform yöneticilerinin kullanıcıları meşgul tutmaları gerekecek. Kitlesel olarak tamamen benimsenmesi için daha önlerinde bir hayli uzun bir yol var gibi görünüyor.
Clubhouse, Discord ve diğer platformlar hala gelişim gösteriyor, kullanıcılarıda platformun kimliğini her geçen gün şekillendiriyor gibi görünüyor. Fakat bilindiği üzere kullanıcıların Sosyal Mecralardan beklentileri asla sınırlı değildir ve bu uygulamaları erken benimseyen bir kitle daha şimdiden sıradaki hamleyi bekliyor bile 🙂
Bir başka Blog yazımızda görüşmek üzere, keyifli ve sağlıklı günler dilerim.