Yok dediğinizi duyar gibiyiz. Çünkü Türkiye için henüz hayatımıza girmemiş olan bu pozisyonun yerini markalardaki ürün yöneticileri ve UX (user experience – kullanıcı deneyimi) ajanslarındaki metin yazarları dolduruyor.
Bu konu, UX ile ilgilenen kişiler için yeni bir haber olmasa da 2018’de iş ilanı platformlarında profesyonellerin oldukça dikkat çekmeye başlamış durumda.
LinkedIn üzerinden yapılan bir araştırma, Amerika’da dünyaca ünlü büyük markaların Temmuz 2018 itibariyle UX yazarları pozisyonları açtığını ortaya koydu. Bu markalar tabii ki tahmin edeceğiniz gibi Spotify, Netflix, Dropbox, Nordstrom, Uber vb. dijital markalar olarak karşımıza çıkıyor. Her yeni UX&UI projenizde bu markaların ürünlerini UX’i kadar metinlerinin ne kadar dikkat çektiğini konuştuğunuzu, bu markaların örnekleri üzerinden brieflerinizi oluşturduğunuzu biliyoruz.
Peki, 2-3 sene önce hayatımıza giren UX yazarı pozisyonunun oldukça popüler olmaya başladığı bu dönemde, bir UX yazarı neler yapar biliyor muyuz?
UX Yazarının Sorumlulukları Nelerdir?
İyi bir UX yazarının içinde bulunduğu sektöre, hitap edeceği hedef kitleye, şirketin ürünlerine ve güncel ifadelere hakim olması gerektiğini söyleyebiliriz. Basit ve düz metin yazmaktan oldukça uzak olan bu alanda; yazarlar “micro-copy (mikro metinler)” adını verdikleri metinleri oluştururlar. Bu metinler kullanıcılara ipuçları vermek için tasarlanmış kısa metinlerdir. Butonlara, menülere, hata mesajlarına kadar uygulama ya da internet sitesinde gördüğünüz tüm komut metinlerine verilen isim olarak da tanımlayabiliriz.
Bu komut metinleri genellikle belirli karakter sınırlarına sahip oldukları için, mikro metinler yazımında yazarların düzgün bir şekilde çalışması oldukça önemlidir. Aynı zamanda iyi bir yazar, etkili ve anlaşılır mikro-metinler hazırlamalıdır. Tek bir cümle ile tüm işlevlerin anlatılması epey zordur. Bu yüzden UX yazarlığı, normal metin yazarlığından daha farklı yetenekleri de beraberinde getirmektedir.
UX yazarları mikro-metinler oluştururken UI tasarımcılar ile paralel bir çalışma sergilemelidir. Zaten dar bir alanda kullanıcıların ilgisini çekmeye yönelik metinler sunmaları gerektiği için, UI tasarımcıların hazırladığı çalışmaların en iyi şekilde kullanılması bu noktada büyük önem taşımaktadır.
İsrail’in önde gelen UX yazarlarından Merav Levkowitz; üzerinde çalıştığı bazı projelerde uygulamak üzere 5F kuralını geliştirmiş. 5F kuralı; UX yazarları tarafından ürünü geliştiren insanlar, tasarımcılarla ve diğer yazarlarla iş birliği yaparken kullanılıyor.
5F’in açılımını yapacak olursak;
Friendly (Arkadaşça bir ton)
Feeling (Duygulara dokunan)
Function (Fonksiyonları anlatan)
Flow (Akışa uygun)
Format (Ses ve ton tutarlılığı)
Sırasıyla 5F kuralından kısaca bahsedecek olursak;
Friendly: Kullanıcı deneyimini iyileştirmenin öncelikli adımı; sade ve olabildiğince basit bir dil ile işlevlerin anlatılmasıdır. Meray Levkowitz, “işlevler ya da hata mesajları kullanıcılara anlatılırken çok fazla teknik dil kullanmaktan kaçınmalıyız.” diyor.
“Tabii friendly yani arkadaşça tanımı, her zaman tatlı ve eğlenceli anlamına gelmek zorunda değil.” diye de ekliyor.
Hatta arkadaşça anlatıma esprili ve düşündüren örnekler vermiş. Mesela “Parolanızı mı unuttunuz?” sorusu kullanıcılarda utanma ve suçlanmışlık hissi uyandırırken, “Şifrenizi tekrar mı unuttunuz?” sorusu yargılayıcı bir anlam içeriyor. Şifrelerimiz ile ilgili yaşadığımız sıkıntılarda, karşımıza çıkan uyarı mesajlarının bizi ne kadar gerdiğini düşünürsek Levkowitz haklı olabilir.
Feeling: Bir UX yazarının dikkat etmesi gereken en önemli şeylerden biri de kullanıcıya hangi tonda sesleneceğini belirlemek. Özellikle pozitif ve negatif durumlarda kullanıcılara nasıl hitap edilmesi gerektiğinin bilincinde olmak, onları anladıklarını hissettirmeleri gerekiyor. Levkowitz bu konuyla ilgili birkaç örnek vermiş. “Mesela bir bankacılık uygulamasının arayüzü güvenilir hissettirmelidir. Böylece kullanıcılar paralarının veya yatırımlarının güvende olduğu konusunda rahat kalabilirler.” diyor.
Ya da “bir hastane uygulaması, sıcaklık ile profesyonellik arasında bir denge kurmaya çalışarak hastanın duygusal olarak da kendisiyle ilgilenildiğini hissettirmeli. Bu sayede hastalar sonuçların güvenilir olduğundan emin olabilir.” diye devam ediyor.
Bu noktada UX yazarları kendilerine şunu sormalı: Kullanıcılarımın nasıl hissetmesini istiyorum?
Function: App ve web sitelerinde her şey bir akış dahilinde ilerlediği için, UX metinlerinin de bu akışta bir bütünlük göstermesi gerekiyor. Kullanıcının akışta o an ne yapacağına ve daha sonraki adımının ne olacağına odaklanmak gerekir. Form doldurmayı ve akabinde butona basmayı, ayar değiştirmeyi ve benzeri basit şeyleri düşünebilirsiniz.
Flow: Herhangi bir UX yazma projesinde ilk adım, ses ve tonu tanımlamayı içerir. Örneğin; bir yerde “Sil” ve bir diğerinde “Kaldır” butonları kullanılmışsa rahatsız olacak birileri illaki olacaktır. Detaylarda olan tutarlılığınız ve dikkatiniz kullanıcılara güven aşılayacaktır.
Format: Herhangi bir UX yazma projesinde ilk adım, ses ve tonu tanımlamayı içerir. Örneğin; bir yerde “Sil” ve bir diğerinde “Kaldır” butonları kullanılmışsa rahatsız olacak birileri illaki olacaktır. Detaylarda olan tutarlılığınız ve dikkatiniz kullanıcılara güven aşılayacaktır.
Sonuç olarak uygulamanızda doğru tonu bulup, başından sonuna kadar aynı tonda seslenmeniz, o hep istediğiniz womm (word of mouth) etkisini yaratabilmeniz için bir şans. Sizce de doğru metinleri oluşturmayı işin profesyonellerine bırakmanın zamanı gelmedi mi?
Bir önceki yazımız: http://blog.royandteddy.com/linkedin-isletme-profili-nasil-daha-etkin-kullanilir/