X–Y–Z kuşaklarının yaş ile sınıflandırılmasının aksine dijital bilgi-beceri düzeyiyle sınıflandırılan C kuşağı, aslında yeni bir kavram değil, dijitalin önemi arttıkça adı daha sık telaffuz edilse de sektörel trend’ler konusuna odaklanan trendwatching.com’a göre ilk olarak Şubat 2004’te kullanılmaya başlandığını görüyoruz. X-Y-Z kuşaklarındaki dijital okur-yazarlık yetisi gelişmiş dijital düşünebilen dijitali hayatının bir parçası haline getirmiş, sosyal medyayı aktif kullanan, blog’u  olan, yazan, paylaşan aktif bireylerin C kuşağına dahil olduğunu söyleyebiliriz.

Dijital okur-yazarlık nedir?

Dijital gelişmeleri sıkı sıkıya takip ederek günlük hayatta karşılaşılan sorunları dijital olanaklarla çözebilmek diyebiliriz.  Örneğin bir sergiye gittiniz ve bir tabloyu çok beğendiniz. Fakat yanında adı yazmıyor. Siz de adını çok merak ediyorsunuz. Işte tam bu noktada tablonun fotoğrafını çekerek Google Googles görsel sorgulama ile bu tablonun kime ait olduğunu bulabilmek dijital okur-yazarlığa örnektir.

  • X kuşağı ortalama 1965-1979 yılları arasında doğanlardır ve genellikle dijital çağa biraz geç kalmış kuşaktır.

c-kusaginin-4-ozelligi              Not: Tamam biraz abarttık 🙂

  • Y kuşağı 1980-1999 yılları arasında doğan, Türkiye’de ve dünyada dijital değişimleri sırtlayan, dijitalin bir bakıma öncüsü olan insanlar çoğunlukla bu kuşaktadır.

c-kusaginin-4-ozelligi-2

  • Z kuşağı 2000 yılı ve sonrasında doğanlar için kullanılır. Doğarken dijitalle tanışma fırsatı elde etmişlerdir. Ebeveynlerin sıkışınca eline iPad vb. vererek susturduğu küçük çocuklar da, okulda Candy Crush, Clash of Clans gibi populer mobil oyunların muhabbetini yapan ortaokul çocukları da bu kuşağa dahildir. Teknolojiyi küçüklükten başlayarak hayatın her aşamasında etkin kullanacakları için aynı anda birden fazla iş yapabilme becerisinin ileride gelişebileceği tahmin ediliyor.

z-kusagi-c-kusagi

  • C kuşağı ise bu 3 kuşağın dijital düşünebilen ve onu hayatına dahil edebilen bireylerini kapsayan bir kuşaktır. Bu kuşak, internetle sosyalleşmeyi benimserken, dijital çağın getirdiği hız ve hemencilik ile beklemeye karşı tahammülünü yitirmiştir. Örneğin 1 hafta onlar için çok uzun bir süredir.

c-kusaginin-4-ozelligi-3

Google’ın Youtube kuşağı olarak da adlandırdığı C kuşağı ile ilgili Changing The Way Businesses Create Experiences kitabının yazarı Brian Solis şöyle diyor: ‘Biz bilgi bulmak için Google’ı kullanıyoruz; onlar kararlarını Youtube videolarına göre veriyor. ‘

Google, Youtube kuşağı olarak da tanımladığı C kuşağı üzerine yaptığı araştırmada 2000 sonrası doğan Z kuşağının %80’inin C kuşağına dahil olduğunu  ve C kuşağının %65’inin 35 yaş altı kişilerden oluştuğunu, ve %91’inin akıllı telefonlarıyla birlikte uyuduğunu belirtiyor ve 4 özelliğe dikkat çekiyor:

Creation: Bu kuşağın yaratma sürecinde oynadığı etkin rolu simgeliyor. Sadece okumuyorlar, kendi hikayelerini oluşturuyor, paylaşıyor, paylaşılır olmasını sağlıyorlar. Yeni uygulamaları, sosyal medya ağlarını deniyorlar, gerek görüyorlarsa kolayca adapte oluyorlar.

Curation: Küratör wiki’de ‘bir koleksiyonu arzuladıkları bir etkiyi yaratmak amacıyla düzenlerler.’ şeklinde tanımlanıyor. Bu kuşağın bireyleri de istediği etkiyi sağlayabilmek için neyi hangi ağdan ve nasıl paylaşması gerektiğini iyi biliyor, memnuniyetini de eleştirisini de paylaşmaktan çekinmiyor.

Connection: Birbirlerine ve internete neredeyse kesintisiz bağlılar. TV izlerken örneğin Twitter’da, Snapchat’te veya diğer sosyal ağlarda da etkin olabilme yani ‘Second Screen’ kavramı tam da bu kuşak için söylenmiş bir söz diyebiliriz. Bu kuşağın yoğunluğunu oluşturacak  Z kuşağının %91’inin akıllı telefonlarıyla birlikte uyuduğunu da hatırlatalım. 🙂

Community: C kuşağı özellikle sosyal medyada ilgi alanları özelinde topluluklara katılarak aktif iletişim kuruyor. Kendilerine gore eksik olan ve yapılması gereken şeyler için topluluklar oluşturuyorlar. C kuşağının ürettiği, şiirin kitaplardan sokağa inerek halka karışmasını amaçlayan ve yaklaşık 1 sene once başlayan #şiirsokakta hareketi ile ilgili son 30 günde sadece Twitter’da 69.437 tweet paylaşılmış. Bu demek oluyor ki söyleyecekleri sözlerden vazgeçmiyorlar, topluluklarını sahipleniyorlar. Kısacası topluluklarını sürdürülebilir kılıyorlar.

Sonuç olarak, kuşakların dijital pazarlamadaki rolünün önemini düşündüğümüzde markaların hem C kuşağına hem de Z kuşağa inebilmesi gerekiyor. Bunu başaramayan markalar 8-10 yılda bir logosunu, osunu busunu değiştirerek, türlü oyuncaklar, karakterler piyasaya sürerek gençleşmeye çalışıyor ama uçan, kaçan dev robotlu, reklamın markanın üstüne kondurmaya çalıştığı teknolojik imaj ürünlere yansımadıkça; jenerasyonları ve hedef kitlesini iyi belirlemiş sürdürülebilir bir dijital iletişim olmadıkça tüketicide değer bulmuyor. İşte markalar için anahtar bu: Değişen dinamiklerle birlikte jenerasyonları ve hedef kitlenizi tanımak; sonrasında gereken sahada gereken şekilde top oynamak.

Eren Caner
Social Media Group Head @Roy+Teddy